İçindekiler
Gordion’un Tarihi ve Önemi
Ankara’nın 100 km güneybatısında, Polatlı ilçesine bağlı Yassıhöyük köyü yakınlarında yer alan Gordion antik kenti, Anadolu’nun en önemli arkeolojik alanlarından biridir. Friglerin başkenti olan Gordion, MÖ 1. binyılın başlarından itibaren yaklaşık 1000 yıl boyunca kesintisiz olarak yerleşim görmüş ve Anadolu’nun en önemli merkezlerinden biri olmuştur.
Gordion’un tarihi MÖ 3000’lere kadar uzanmaktadır. Ancak kent asıl önemini MÖ 9. yüzyılda Friglerin başkenti olmasıyla kazanmıştır. Frigler döneminde büyük bir gelişme gösteren kent, özellikle Kral Midas zamanında (MÖ 738-696) en parlak dönemini yaşamıştır. Daha sonra sırasıyla Lidyalıların, Perslerin, Büyük İskender’in, Galatların ve Romalıların egemenliğine giren Gordion, MS 5. yüzyıla kadar önemli bir yerleşim merkezi olarak varlığını sürdürmüştür.
Gordion’un Efsanevi Kralı Midas ve Gordion Düğümü
Gordion denilince akla ilk gelen isim şüphesiz Kral Midas’tır. Efsaneye göre Midas, dokunduğu her şeyi altına çevirme yeteneğine sahipti. Bu yetenek başta Midas’ı sevindirse de zamanla bir lanete dönüşmüş ve kral yiyecekleri bile altına çevirdiği için açlıktan ölme tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır. Sonunda Midas, Paktolos (Sart) Çayı’nda yıkanarak bu yeteneğinden kurtulmuştur.
Gordion’un bir diğer ünlü efsanesi ise “Gordion Düğümü”dür. Efsaneye göre, Frigya’nın kurucusu Gordios’un arabasının boyunduruğunu gövdesine bağlayan karmaşık bir düğüm vardı. Kehanet, bu düğümü çözecek kişinin Asya’nın hakimi olacağını söylüyordu. MÖ 333’te Gordion’a gelen Büyük İskender, düğümü çözemeyince kılıcıyla kesmiş ve kehaneti gerçekleştirmiştir.
Gordion’da Yapılan Arkeolojik Kazılar
Gordion’da ilk sistemli arkeolojik kazılar 1950 yılında Pensilvanya Üniversitesi’nden Rodney S. Young başkanlığında başlamış ve günümüze kadar devam etmiştir. Bu kazılar sonucunda Gordion’un tarihi ve kültürel zenginliği gün yüzüne çıkarılmıştır.
Kazılarda ortaya çıkarılan en önemli buluntular arasında şunlar yer almaktadır:
- Kral Mezarları: Özellikle “MM” (Midas Mound) olarak adlandırılan büyük tümülüs, içindeki zengin mezar hediyeleriyle dikkat çekmektedir.
- Saray Kompleksi: MÖ 9. yüzyıla tarihlenen ve Frigya mimarisinin en güzel örneklerinden biri olan saray yapısı.
- Şehir Surları: MÖ 6. yüzyıla ait, 8 metre kalınlığında ve 10 metre yüksekliğinde etkileyici savunma duvarları.
- Mozaikler: Roma dönemine ait renkli mozaik zeminler.
- Çeşitli Eserler: Seramikler, mühürler, takılar ve günlük yaşama ait objeler.
Gordion’un Mimari Özellikleri
Gordion’un mimari yapısı, Frig uygarlığının gelişmişlik düzeyini gözler önüne sermektedir. Kent, iç kale, dış kale ve aşağı şehir olmak üzere üç ana bölümden oluşmaktadır.
İç Kale
İç kale, kentin en yüksek noktasında yer almakta ve kraliyet ailesinin yaşadığı saray kompleksini içermektedir. Saray kompleksi, megaron tipi yapılardan oluşmaktadır. Bu yapılar dikdörtgen planlı, tek odalı ve ön tarafında sundurması olan binalardır. Sarayın yanı sıra iç kalede depo binaları, atölyeler ve idari yapılar da bulunmaktadır.
Dış Kale
Dış kale, iç kaleyi çevreleyen ve kentin savunma sisteminin bir parçası olan surlarla çevrilidir. Bu bölgede elit sınıfın yaşadığı konutlar, tapınaklar ve çeşitli kamu binaları yer almaktadır.
Aşağı Şehir
Aşağı şehir, halkın yaşadığı bölgedir. Burada konutlar, çarşılar, atölyeler ve zanaatkarların dükkanları bulunmaktadır. Ayrıca kentin su ihtiyacını karşılayan sarnıçlar ve su kanalları da bu bölgede yer almaktadır.
Gordion’da Günlük Yaşam ve Ekonomi
Arkeolojik bulgular, Gordion’un günlük yaşamı ve ekonomisi hakkında önemli bilgiler sunmaktadır. Kent, tarım ve hayvancılığın yanı sıra gelişmiş bir zanaat üretimine sahipti. Özellikle metal işçiliği, dokumacılık ve çömlekçilik alanlarında ileri düzeydeydi.
Gordion’un coğrafi konumu, kenti önemli bir ticaret merkezi haline getirmiştir. Doğu-batı ve kuzey-güney ticaret yollarının kesişme noktasında bulunan kent, farklı kültürlerle etkileşim içinde olmuş ve bu durum kentin zenginleşmesine katkıda bulunmuştur.
Gordion’un Kültürel Mirası
Gordion, sadece Frig uygarlığının değil, aynı zamanda Anadolu’nun kültürel mirasının önemli bir parçasıdır. Kent, farklı uygarlıkların izlerini taşıması bakımından Anadolu’nun çok kültürlü yapısını yansıtmaktadır.
Gordion’da bulunan eserler, Frig sanatının inceliklerini gözler önüne sermektedir. Özellikle ahşap oymacılığı, metal işçiliği ve seramik sanatında ulaştıkları yüksek seviye dikkat çekicidir. Ayrıca Gordion’da bulunan en eski yazılı Frigce metinler, dil ve yazı tarihi açısından büyük önem taşımaktadır.
Gordion’un Günümüzdeki Durumu ve Turizm Potansiyeli
Gordion antik kenti, günümüzde açık hava müzesi olarak ziyaretçilere hizmet vermektedir. Kazı alanında görülebilecek kalıntıların yanı sıra, Yassıhöyük köyünde bulunan Gordion Müzesi’nde kazılarda çıkarılan eserler sergilenmektedir.
Ancak Gordion’un sahip olduğu tarihi ve kültürel zenginliğe rağmen, turizm potansiyelinin yeterince değerlendirilmediği söylenebilir. Kentin tanıtımının artırılması, altyapı ve ulaşım olanaklarının iyileştirilmesi, Gordion’un hak ettiği ilgiyi görmesine katkıda bulunacaktır.
Sonuç
Gordion antik kenti, Anadolu’nun zengin tarihinin ve kültürel mirasının önemli bir temsilcisidir. Friglerin başkenti olarak parlak bir dönem geçiren kent, sonraki dönemlerde de önemini korumuş ve farklı uygarlıkların izlerini bünyesinde barındırmıştır.
Arkeolojik kazılarla gün yüzüne çıkarılan eserler ve mimari kalıntılar, Gordion’un tarihsel önemini ve kültürel zenginliğini gözler önüne sermektedir. Kral Midas ve Gordion Düğümü gibi efsaneleriyle de ünlü olan kent, ziyaretçilerine adeta zamanda yolculuk yapma fırsatı sunmaktadır.
Gordion’un sahip olduğu değerlerin daha iyi korunması, tanıtılması ve gelecek nesillere aktarılması büyük önem taşımaktadır. Bu sayede, Anadolu’nun bu gizemli hazinesi, geçmişle gelecek arasında bir köprü olmaya devam edecek ve insanlığın ortak kültürel mirasına katkıda bulunmayı sürdürecektir.
Bir yanıt yazın